Rekabet (Mi)?!

UTİKAD tarafından hazırlanan “Lojistik Sektöründe Eğilimler ve Beklentiler Araştırması 2019 (Temmuz- Aralık)” için yapılan anketteki “Lojistik sektörünün karşılaştığı temel sorunlar nelerdir?” sorusuna verilen cevaplara göre en temel sorunlar, “Stratejik Plan Eksikliği (53%)”, “Fiyat Odaklı Rekabet (47%)” ve “Kalifiye İnsan Kaynağı (42%)” olarak belirtilmiş.

Bu Araştırma için yapılan anketteki “4 temel faktöre göre (fiyat, kalite, hizmet hızı, hizmet çeşitliliği) sektördeki rekabet seviyesini nedir?” sorusuna verilen cevaplara göre “fiyat” (87%)” rekabeti, “yüksek” belirtilirken “kalite (53,33%)”, “hizmet hızı (51%)” ve “hizmet çeşitliliği” (58%) rekabeti, “orta” olarak belirtilmiş.

Bu iki soruya verilen cevaplardan anlaşılacağı üzere lojistik sektöründeki tek rekabet, “fiyat” rekabeti olup şirketler, “daha kaliteli” veya “daha hızlı” veya “daha farklı (hizmet çeşitliliği) için çok fazla gayret göstermiyor(mu?).

Bana göre bu Araştırmadaki en ilginç iki veri, “Lojistik sektörünün karşılaştığı temel sorunlar nelerdir?” sorusuna verilen “Katma Değerli Hizmetlerin Eksikliği (13%)” ve “İnovasyon (16%)” cevaplarıdır.

Niçin ilginç?

Çünkü aslında çok fazla “sorun” olarak görülmeyen “Katma Değerli Hizmetlerin Eksikliği” ve “İnovasyon”, yukarıdaki “temel sorunların” çözümü olabilir.

Şirketler, niçin sadece “fiyat” rekabeti yapıyor ve “hizmet kalitesi” veya “hizmet hızı” veya “hizmet çeşitliği” için rekabet yapmıyor veya yapamıyor?

Fiyat haricinde “hizmet kalitesi” veya “hizmet hızı” veya “hizmet çeşitliği” için rekabet; zordur, çok çalışmak gerektirir ve nitelikli insanlarla yapılır.

Şirketler gibi ülkeler de rekabet halindedir. Ülkelerin durumu, uluslararası kabul gören kurumlar tarafından hazırlanan endeksler vasıtasıyla diğer ülkelerle kıyaslanır (rekabeti görülür). Dünya Bankası’nın Lojistik Performans Endeks (LPI) 2018 sonuçlarına göre Türkiye, dünya lojistik ligindeki yerini kaybediyor. LPI 2016’da 34’üncü sırada olan Türkiye, LPI 2018’de 47’nci sıraya düşmüştür. Bu 13 sıra kaybının en önemli sebepleri; “İnsan Kaynağı”, “Yetkinlik” ve “Hizmet Kalitesi” olmuştur.

Lojistiğin kalitesi, uluslararası ticaretin önemli bir belirleyicisi olup gelişmiş bir lojistik, daha fazla dış ticaret sağlayabilir. “The World Bank’s LPI and Drivers of Logistics Performance (Lauri OJALA, Dilay Çelebi, https://www.itf-oecd.org/sites/default/files/docs/ojala.pdf) ” çalışmasına göre LPI puanındaki her %10’luk artış, ülkenin dış ticaretini (ithalat, ihracat) %69’a kadar arttırabilir (ticaret ile ilgili diğer şeyler, eşit olmak koşuluyla). Türkiye’nin LPI puanı, kendisi gibi «üst-orta gelir» seviyesindeki Malezya ile aynı olabilseydi Türkiye’nin ithalatı, %14 ve ihracatı, %18 artabilirdi. Türkiye’nin LPI puanı, «yüksek gelir» OECD ülkeler ile aynı olabilseydi Türkiye’nin ithalatı, %31 ve ihracatı, %40 artabilirdi. Türkiye, küresel rekabette üst sıraları hedefliyor ise LPI 2018’de de açıkça görülen zaaflarda önemli iyileştirmeler yapmalıdır.

Fortune 500 (Türkiye) listesindeki PTT haricinde sadece yurt içi “mal hareketi” yapan lojistik firmalar esas alınırsa ortalama kârlılık (VÖK/Net Satış), çok düşük (2,80%). Bence bunun temel sebebi, sadece “fiyat” odaklı rekabet yapılmasıdır. Firmalar, buna karşı ya maliyetlerini iyileştirmeli ya da bir nüans sunmalı. Aksi durumda bu çok düşük kârlılık ile ne kadar dayanılabilir?

Fiyat rekabeti, ancak maliyeti etkileyen unsurların “iyileştirilmesi” ile sağlanır.

Maliyetin “iyileştirilmesi”, sadece “hizmet kalitesi” ile sağlanır.

“Hizmet kalitesi”, o hizmeti fiili yapan çalışanlarla ve “hizmet kalitesine” gerçekten inanan “şirketler” ve o şirketlerin “patronları” ve “yöneticileri” ile sağlanır.

Aramızda kalsın “hizmet kalitesi”, çok uğraş ve daha önemlisi “kültür” gerektirir.

Bu yüzden şirketler, kolayı ve zahmetsiz olanı seçerek ” daha ucuza yaparım” demeyi tercih eder ve fakat “iyileştirme” yapmadan “fiyatını” düşürür.

Sonra mı? Her tercih, bir vazgeçiştir!

“Stratejik Plan Eksikliği”! Bu da ayrı bir yazı olsun.

Bu bilgiyi paylaşın: