İbn-i Haldun’a atfedilen “Coğrafya, Kaderdir” sözü, günümüzde ülkelerin ve bu ülkelerde yaşayan insanların gelişmişlik seviyesinin (maalesef özellikle ilerleyememesinin ve hatta geri kalmasının), sebebini anlatmak ve insanların sosyolojik özellikleri (kültür, eğitim, çalışkanlık, üretkenlik, saygı…) ve yaşadıkları coğrafya arasındaki ilişkiyi ifade etmek için kullanılıyor. Kısaca bu söz, maalesef “olumsuz” algı yaratıyor.

Alışagelen “olumsuz” algı yerine dünya coğrafyasındaki yeri gereği Türkiye’nin bir “Tedarik Zinciri Ülkesi” olması, Türkiye’nin gerçek kaderidir.

Kaliteli mallar üretebilme yeteneğine ve potansiyeline sahip olan Türkiye, kaderi olan coğrafyasını destekleyen lojistik yapısı (limanlar, yollar, köprüler, depolar gibi fiziki altyapı, yeterli sayıda nitelikli insan kaynağı, mal akışının doğru olması ve hızlanması için yasal düzenlemeler) ile uluslararası ve global Tedarik Zincirinin en güçlü halkası olabilir.

Tedarik Zinciri ülkesi olarak Türkiye, uluslararası ve global tedarik zincirinin daha fazla çevik, esnek ve hızlı olmasını; daha az karmaşık yapıda çalışmasını; daha fazla yalın (sade) olmasını; daha çevreci olmasını; olası tehlikelere karşı risklerin daha doğru yönetilmesini; daha fazla güvenli (mal ve bilgi akışı) ve güvenilir olmasını ve envanterin daha iyi yönetilmesi ile daha az maliyetli çalışmasını sağlayabilir. Böylece Tedarik Zinciri Ülkesi Türkiye, uluslararası ve global tedarik zincirine daha fazla değer katabilir.

Pandemi süresince yaşanan “mal akışı” sorunları nedeniyle “uzun, kontrolü zor, karmaşık ve izlenebilirliği zor” Tedarik Zinciri yerine “kısa, kontrolü kolay, yalın (sade) ve izlenebilirliği kolay” Tedarik Zinciri olmasını zorunlu kılan Covid-19, Türkiye’nin “Tedarik Zinciri Ülkesi” olmasını sağlayabilir ve böylece Türkiye, Covid-19 öncesine kıyasla, çok daha önemli tedarik ülkesi olarak hem Türkiye’deki ve hem de dünya genelindeki şirketler ve yatırımcılar için fırsatlar getirebilir.

Pandemi döneminde PwC & AmChamChina ve Gartner tarafından yapılan anketlerdeki “birçok şirketin, yakın dönemde Çin’den ayrılmayı düşünmemesi” ve “Çin’den ayrılmayı düşünen şirketlerin, bunun için Vietnam, Hindistan ve Malezya gibi ülkeleri düşünmesi” verilere rağmen Türkiye’deki bütün ilgililer (Hükümet, kamu, özel sektör, üniversite, STK), Türkiye’nin “Tedarik Zinciri Ülkesi” olduğunu dünyaya anlatmalı ve tanıtmalıdır.

Ama sadece “üretim” veya “coğrafi konum” veya “lojistik” değil hepsi bir arada “tedarik zinciri” olarak tanıtılmalıdır. Zira hepsi, birlikte uluslararası ve global tedarik zincirinin en güçlü halkasını oluşturur. Ve tabii ki bunların hepsi, Türkiye’de var.
Bu tanıtım için ilk adım, “Invest in Turkey” web sitesinin özellikle ana sayfasında ve diğer sayfalarında “tedarik zinciri” ve “lojistik” vurgusu yapılabilir.

27 Kasım 2011 tarihli “Türkiye bir Tedarik Zinciri Ülkesi” yazımın son cümlesini tekrar ediyorum ve “Türkiye, Bir Tedarik Zinciri Ülkesi” diyorum ve un var, yağ var, şeker var… geriye Türkiye’yi “Tedarik Zinciri Ülkesi” yapmak kalıyor.

Pin It on Pinterest