Birleşik Krallık ve AB, Brexit Geçiş Sürecinin Bitmesine 7 gün Kala Anlaştı.

Brexit’ten sonra Türkiye-Birleşik Krallık Ticaretini Neler Bekliyor?

İngiltere, Galler, Kuzey İrlanda ve İskoçya’dan oluşan Birleşik Krallık’ta, Haziran 2016’da yapılan AB referandumuyla yüzde 48’e karşı yüzde 52 ile AB’den çıkılmasına (Brexit) karar alınmıştı. Birleşik Krallık, 2019 verilerine göre, en çok ihracat yaptığımız ikinci, en çok ithalat yaptığımız dokuzuncu ülke konumunda yer almıştır. 2016’dan bu tarafa yaşanan bir miktar düşüşe rağmen, %4,4’lük pay ile en büyük altıncı ticaret ortağımız olma konumunu sürdürmektedir. Sadece Birleşik Krallık’ı değil, tüm dünyayı yakından ilgilendiren, Avrupa başta olmak üzere dünyada tartışma konusu olan Birleşik Krallık’ın AB’nden ayrılma sürecini ifade eden Brexit sürecinde artık sona geliniyor. Birleşik Krallık, 4 yıldır devam eden ayrılma müzakereleri sonucunda 31 Ocak 2020 tarihi itibarıyla AB’den ayrıldı. Gerek Birleşik Krallık ve AB, gerekse Birleşik Krallık ve üçüncü ülkelerin ekonomik ve ticari ilişkiler anlamında sert bir geçiş yaşamaması için 31 Aralık 2020 tarihine kadar bir geniş süreci tanımlanmıştı. Bu süreçte Birleşik Krallık, AB iç piyasasına dâhil olmayı ve gümrük birliğinde kalmayı sürdürürken taraflar arasında yeni bir serbest ticaret anlaşması için müzakerelere devam edilecekti. Sürenin dolmasına artık çok az zaman kalmıştı ki “24 Aralık 2020” gün olarak tarihe geçti. AB ve Birleşik Krallık uzun süren müzakereler sonucunda, uzlaşmazlıkla sonuçlanmasına sadece 7 gün kala ticaret anlaşmasında uzlaştılar. Görünen o ki İngiltere AB’ten tüm isteklerini aldı. “Sıfır gümrük vergisi ve sıfır kotayı kabul eden AB içindeki en büyük ticaret anlaşması” böylece gerçekleştirilmiş oldu. AB ile Birleşik Krallık’ın 2019 yılı ticaret hacmi 668 milyar pound’tu. Bu anlaşma 2019 ticaretinin tamamını kapsıyor. İngiltere için AB adalet divanı artık hükmedici rolde değil, uluslararası hukuk kuralları geçerli olacak. İngiltere kendi ifadesiyle Brexit ile siyasi ve ekonomik bağımsızlığına yeniden kavuşmuş oldu. İngiltere açısından en zor süreç AB ile anlaşarak ayrılmaktı. Uzlaşı düşük olasılık görünüyordu. Fakat beklendiği gibi olmadı. Eğer ticaret anlaşması olmasa daha büyük kaybı olacak ve kendi içinde dağılmaya kadar gidebilecek olan AB, son ana kadar direndi fakat tavizler vererek Birleşik Krallık’ın isteklerini kabul etmek zorunda kaldı. Bu saatten sonra İngiltere ile ticaretini devam ettirmek isteyen AB dışındaki diğer ülkeleri daha zor günler bekliyor olacak. Çünkü en büyük ticari partneri AB ile neredeyse sıfır gümrük ve sıfır kota üzerinden anlaşan, ticaretini ve balıkçılık yapılan suları dahil tam kontrole alan Birleşik Krallık, diğer ülkelerle ticaret anlaşması için elini çok daha güçlendirmiş oldu.

Brexit sonrası Türkiye’nin durumu ne olacak?

İngiltere-Türkiye arasında Serbest Ticaret Anlaşması henüz imzalanamadı. Her ne kadar hükümet yetkilileri tarafından anlaşmaya çok yakın olunduğu ifade edilse de Türkiye’yi 01 Ocak 2021’den itibaren yeni bir dönem bekliyor. Bu belirsizlik durumunun Türkiye’nin ihracatına maliyetinin yaklaşık 2,5 milyar dolar olması bekleniyor. Türkiye toplam ihracatının %51’ini AB’ye yapıyor. Toplam ithalatının %36’sını da AB’den yapıyor. İngiltere ise Türkiye’nin Almanya’dan sonra en büyük ticaret hacminin olduğu ikinci ülke. Türkiye-Birleşik Krallık arasında yaklaşık 18 milyar dolarlık, ticaret hacmi var. İngiltere, 5 milyar dolarla, Türkiye’nin en büyük ticaret fazlası verdiği ikinci ülke pozisyonunda. İkili ticaretin yüzde 98,2’si, gümrük birliği kapsamında yüzde sıfır gümrük vergisi ile gerçekleştiriliyor. İngiltere’ye ihracat kalemlerimiz arasında beyaz eşya başta olmak üzere elektrikli ve elektriksiz makineler, motorlu araç ve parçaları, demir-çelik ürünleri, hazır giyim ve tekstil ürünleri, elektrikli aletler, gıda maddeleri gibi tüketim ürünleri, kağıt ürünler, kablo ve teller yer alıyor. İthalat kalemlerimiz ise; Elektriksiz makineler, demir çelik, otomotiv ana ve yan sanayi ürünleri, eczacılık ürünleri, plastik ürünleri, yarı mamul organik kimyasallardır. Türkiye ve İngiltere arasında yeni bir ticaret anlaşması imzalanmazsa ikili ticaretin yüzde 70’inde doğrudan veya dolaylı rekabet gücü kaybı oluşabilecek. Türkiye’nin ihracatının yüzde 83’ünde, İngiltere’nin ihracatının yüzde 51’inde doğrudan veya dolaylı rekabet gücü kaybı oluşabilecek. Türkiye-İngiltere arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının en iyimser tahminle 2021 yılının ortalarında imzalanması bekleniyor. Bu durum ülkeler arasındaki ticareti doğrudan etkileyecek, doğal olarak bu durum lojistik sektörüne de dokunacak. Anlaşma olmazsa İngiltere’ye mal sevkiyatının %25-30’lar seviyesinde düşmesi muhtemel olacaktır. Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılması Avrupa Birliği nezdinde İngiltere’yi üçüncü ülke konumuna düşürecek. Geçmişte, AB üyeliği imtiyazlarından yararlanan binlerce dış ticaret, gümrük ve lojistik firması İngiltere ile ticaret yaparken yeni kurallara ayak uydurması gerekecektir. İngiltere ile gümrük prosedürleri, gümrük vergileri, ithalat/ihracat beyanları gibi konularda Türkiye ve AB’deki ticari partnerler içinde yeni uygulamalar söz konusu olabilecek. Çünkü Türkiye de AB üyesi olmamakla birlikte gümrük birliğinin tam olarak bir parçasıydı. Bu duruma Türkiye özelinde baktığımızda Türkiye’nin İngiltere ile son beş yıldır yaklaşık 18 milyar dolarlık bir ticaret hacmine sahip. Irak’tan sonra ticaret fazlası verdiğimiz ikinci ülke konumunda. 5 milyar dolar ticaret fazlamız söz konusu. Ağırlıkla beyaz eşya, hazır giyim ve otomotiv sektörümüz ihracat yapıyor. Covid-19 ile birlikte temel hijyen ürünleri, maske, koruyucu elbise gibi sağlık ürünleri de ön plana çıktı. Bu hacmin korunması ve artırılmasında Türkiye’deki yerel dış ticaret ve lojistik sektörü tarafından Brexit sürecinin daha yakın takibi önem arz ediyor. Brexit geçiş süreci devam ettiği sürece ihracat taşımaları bir süre daha aynı kalacak, T1 transit belgesiyle devam edecek, fakat dönüşte farklılık olacak ve T1 yerine T2 transit rejimi beyannamesi istenecektir. Anlaşma olmadığı takdirde Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kuralları geçerli olacak, ülkeler karşılıklı olarak gümrük vergilerini arttırabilecektir. Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzalanırsa bu durum anlaşma çerçevesinde değişebilecektir. Türkiye ile İngiltere Arasında 2021 yılı ilk yarısına kadar imzalanması beklenen serbest ticaret anlaşmasıyla sanayi ve tarım ürünlerine yönelik gümrük vergilerinin karşılıklı kaldırılmasını bekliyoruz. Buna bazı kalemlerin daha eklenmesi muhtemeldir. İlk tespitler gösteriyor ki İngiltere’nin 1 Ocak 2021’den itibaren uygulayacağı gümrük vergileri İngiltere’ye olan toplam ihracatımızın yüzde 68’ini etkiliyor. Otomotivde yüzde 10, hazır giyimde yüzde 12, beyaz eşyada sıfır vergi uygulanacak gibi duruyor. İthalat ürünlerinde ise ithalatçılarımızı daha büyük vergiler bekliyor. Bu vergiler kuşkusuz İngiltere’yle olan ticarete büyük darbe vuracaktır. İthalat maliyetleri artacaktır. İngiltere 51 ülkeyle STA’ları imzaladı. Türkiye’nin bu konuda hızlı davranması gerekiyor. Eğer inisiyatif alınamazsa, Birleşik Krallık’ın Türkiye’den yaptığı ithalat başka ülkelere kayabilir. Gerçek risk de budur. İngiltere ile ticaret hacmimizi kısa vadede 25 milyar doların üzerine çıkarma hesapları yaparken aksine bazı tedbirleri zamanında alamazsak daralma ile karşılaşabiliriz. İngiltere ile var olan güçlü ticaretimizi, üretim gücümüz ve lojistik avantajımızla sağladık. Türk lojistik firmaları İngiltere’ye önemli yatırımlar yaptılar. Eğer İngiltere ile STA konusundaki müzakereler hızla sonuçlandırılabilirse, AB’nin hantal yapısına alternatif oluşturması, pratik çözümler üretmesi anlamında ilişkiler daha hızlı da gelişebilir. Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki ticari ilişkilerinin aynı tonda güçlenebilmesi açısından kapsamlı bir ticaret anlaşması yapmak gerekmektedir. Gümrük birliği kapsamında olduğu gibi sanayi ürünleri üzerindeki gümrük vergilerinin kaldırılması, tarım ürünlerinde kısmi de olsa serbestleşme sağlanmasının önemlidir. Brexit sürecine tek taraflı “negatif” olarak bakmak yerine kendimize nasıl avantajlı hale getirebileceğimize odaklanmamız önemlidir. Eğer iyi yönetebilirsek, Brexit süreci bazı avantajları beraberinde getirebilir. Bu avantajlar arasında;
  • Birleşik Krallık ve Türkiye arasındaki ikili işbirliklerinin geliştirilmesi,
  • Gümrük birliği dışındaki alanlarda da serbest ticaret altyapılarının tesis edilmesi,
  • Coğrafi yakınlığın bir fırsata dönüştürülmesi,
  • Düşük nakliye maliyetleri,
  • Pandemi sonrası Türkiye’de ortaya çıkan alternatif yatırım olanakları,
  • Depolama, ulaşım ve tedarik konularında yaratılabilecek işbirlikleri,
  • Teknoloji tabanlı üretimlerde işbirlikleri,
  • Katma değeri yüksek ürünlerin Türkiye’de ortak girişimlerle üretilmesi ve dünyaya pazarlanması
  • Nitelikli Türk işgücünden istifade edilmesi
  • AB’den ayrılan İngiltere’nin sağlık ve eğitim gibi kritik alanlarda Türkiye ile AB’den bağımsız yatırım politikaları izleyebilmesi, işbirliği geliştirebilmesi
  • Coğrafi konumu itibariyle Türkiye’nin Batı ile Doğu arasında bir lojistik HUB’ta oturması,
  • Türkiye’deki İngiliz-Türk ortak yatırımlarıyla bölgenin üretim ve depolama üssüne dönüştürülebilmesi sıralanabilir.

Pin It on Pinterest